Türk Basınında Çıkan Nil Karaibrahimgil Haberlerinden
Nil Karaibrahimgil: "Özgür Kız'dan 5 yılda kurtuldum"
Reklam filminde canlandırdığı "Özgür Kız" karakteriyle ünlendikten
sonra albüm çıkaran Nil Karaibrahimgil, bu durumun yarattığı
dezavantajı In Style dergisine anlattı.
"Pek çok kişi beni ‘Hazır reklamla ünlü olmuşken, hadi şuna bir
albüm yapalım’ fikriyle albüm yapılan biri zannetti.
Özgür Kız’ı Nil Karaibrahimgil’e çevirmem ve besteci
kimliğimi oturtmam, Nil'in Dünyası diye bir dünya olduğunu göstermem
neredeyse beş yılımı aldı."
Riva’ya birlikte geldiği annesi Nil’in eli, ayağı.
Hakan Kültür makyaja başladığında Nil’in annesi, küçükken kızının ne
kadar yaramaz olduğunu anlatıyor. Çocukluğundan beri şarkıcı olacağı
belliymiş. “Ankara’da otururken en yakın ım Ceylan’ın
odasında, aynanın önünde, elimde mikrofon yerine tuttuğum herhangi
bir objeyle Sezen Aksu’nun Git şarkısını söylüyordum,” diye
anlatırken şarkının sözlerinin acaba o dönemde kendisine ne ifade
ettiğini bugün bile merak ediyor. Kulağından Ankara’daki çocukluk
günlerinde, eve gelen misafirlerin kahkaha sesleri eksik olmuyormuş
hâlâ... Şimdilerde kendi evinde bu ortamı sürdürüyor mu acaba? “Çok
az evde olabiliyorum. Fazla enerjiden sanırım. Alt komşum Mazhar
Alanson ve Biricik Suden olmasına rağmen bir türlü bir araya gelip
müzik yapma fırsatını bulamıyoruz.” derken Kuruçeşme’deki evlerinde
yine altlı üstlü oturduklarını, Yeniköy'deki eve de birlikte taşınıp
altlı üstlü oturmaya başladıklarını anlatıyor ve bu durumu, “Kader,
siz komşu olun diyor bize,” diyerek özetliyor.
TAVIRLI POP YAPIYORUM
Beş-altı yıl önce Özgür olarak bir reklam filmiyle hayatımıza
girene kadar, Boğaziçi Üniversitesi’nden yeni mezun olmuş; kendi
bestelerini yapan bir müzisyen adayıydı Nil. Reklam filminin
hayatını bir yandan kolaylaştırdığını kabul ediyor ama işin zor
tarafıyla da karşılaşmış: “Çok şanslıydım çünkü albümüm çıktığında
insanlar beni zaten tanıyorlardı. Ama pek çok kişi beni, ‘Hazır
reklamla ünlü olmuşken, hadi şuna bir albüm yapalım,’ fikriyle albüm
yapılan biri zannetti. Özgür Kız’ı Nil Karaibrahimgil’e çevirmem ve
besteci kimliğimi oturtmam, Nil'in Dünyası diye bir dünya olduğunu
göstermem neredeyse beş yılımı aldı." Nil, son albümüyle aslında
popun içinde rock tarzı sözler yazdığını fark etmiş “Her şarkımda
bir tavır, bir mesaj var. Ben yaptığım müziği tavırlı pop olarak
nitelendiriyorum.”
Birkaç gün sonra... Saat 12.00'de Bebek’teki Lucca’da yeniden bir
araya geliyoruz Nil’le. Bu kez üzerinde yerlere kadar uzanan
sarı-turuncu desenli bir elbise var. Birkaç gün önce kaldığımız
yerden devam ediyoruz. Önce bir yanlış anlamayı düzeltiyor Nil:
“Benim aslında bir reklamcılık geçmişim yok. Sadece Boğaziçi’ndeki
son senemde part-time olarak yedi ay reklam ajansında çalıştım. Ama
o işe devam edebilirdim. Çünkü kelimelerle oynamayı ve onları
müziğin içine yerleştirmeyi seviyorum.” Bu ara hazırladığı internet
sitesi için, 2001 yılında Radikal gazetesinde çizdiği karikatürlerin
peşinde olduğunu söylüyor: “Artık çizmiyorum ama o dönem çizdiğim
karikatürleri siteme koymak istiyorum. İleride karikatüre devam
edebilirim.”
Kesin olan bir şey de Nil'in şarkılarının mutlaka yaşadığı şeylerden
yola çıkarak yazıldığı. Nil bu konuda; “Tek Taşımı Kendim Aldım
şarkısını yaptığımda bir radyodaki DJ, ‘Şimdi bunu yazmış, çocuğu
olunca da, ‘çocuk yaptım’ diye şarkı yapar,’ demiş. Evet doğru. Ama
beklentileri kırmak amacım. Bugüne kadar insanların şarkı
sözlerinden beklentilerini kırdım. Bundan sonra da insanların
hakkımda oluşan beklentilerini kıracağım. Bence başarı burada.”
diyor.
RÜKÜŞ SEÇİLMEKTEN NEFRET EDİYORUM
Nil’in enerjisi müziğine, yaşam biçimine yansıdığı gibi giyiminde de
bir bakışta fark ediliyor. Ancak asıl uzmanlık alanı alışveriş
listeleri hazırlamak: “Bu iş için ciddi çalışıp listeler
hazırlıyorum. Kıyafetlerimin beni yansıtması gerekiyor. Şarkı
sözlerimdeki gibi bir insan olmam lazım. Aldığım her şeyin üzerinde
ilginç bir fikir olmalı.” Fikrine en çok güvendiği kişi annesi.
Yurtdışında bile olsa, telefonla onun fikrini aldığını söylüyor:
“Vivien Westwood’un butiğinden annemle bir saat telefonla
konuştuğumu ve denediğim elbiseyi anlattığımı bile hatırlıyorum.”
Bir ortama girdiğinde ünlü olmasının yanında ilginç kıyafetleri
nedeniyle kafaların kendisine doğru dönmesine alışmış. Çocukken de
annesi Nil’i enteresan giydirirmiş.
Ve röportajın sorusu: “Özel hayatınızı bu kadar saklı tutmayı nasıl
başarıyorsunuz?” Yanıt kısa: “O konuda ben de kendimi oldukça
başarılı buluyorum. Üniversitedeyken, bir anda Akmerkez'de,
otobüslerin üzerindeki reklamlarda, dergilerin kapaklarında kendimi
görmeye başladım. Mütevazı bir hayat sürerken başlayan bu
bombardımanı hiç sevmedim. Kendimi o ünlü olan insandan ayrıştırmayı
kafama koymuşum. Zaten magazinde olmayı da hiç sevmiyorum. Beni
rüküş seçmelerinden de nefret ediyorum. Kendimi magazin dünyasına
ait hissetmiyorum. Bu, özgürlüğü çok kısıtlayan bir şey.”
Evlilik konusunda ise şunları söylüyor Özgür Kız: “Arada sırada
aklıma geliyor evlilik fikri. Şu ana kadar topladığım donelerden,
evliliğin çok şahane bir şey olduğu sonucuna varamadım. Ama diğer
yandan olmaz diye bir şey yok. Bir de ben giyinmiş, hazırlanmış
olarak bir erkeğin karşısına çıkmak istiyorum. Yani her halimle
birinin gözünün önünde olmaktan hoşlanmıyorum. Güzel olacağım, hazır
olacağım, anlatacak çok şeyim olacak. Onunla buluşup patlayacağım.
Sonra evime döneceğim. Ben ancak böyle bir ilişki yaşayabilirim.”
Çocuk sahibi olmak için hazır olma fikrine ise inanmıyor: “Çocuk çok
farklı bir sorumluluk, üstelik çok seviyorum çocukları.
Yetişkinlerden daha enteresan buluyorum. Ama henüz korkuyorum.”
Konserinin olmadığı gün neler yapıyor?
RUHUNU BESLİYOR “Bende şöyle bir defo var: Bir şeyle meşgul
olmadığım, bir işe yaramadığım zaman kendimi yarım hissediyorum. Bir
şey öğrenmem, enteresan bir şey yapmam gerekiyor. Açlıkla merakla
yaklaşıyorum her şeye. Bütün gün kitap okuyabilirim ve bu beni çok
mutlu eder.”
AİLESİYLE VAKİT GEÇİRİYOR “Annem, babam ya da kardeşimle vakit
geçirmek, şırıngayla sevgi almak gibi bir şey. Büyük bir güç
veriyor. Duruşumda, neşemde, hayatta güvenle durmamda onların etkisi
büyük. Ama annemle her derdimi konuşmam. O biraz buna bozulur ama
aslında onun üzülmesini istemediğim için böyle davranırım.”
KOMŞUYA KAHVEYE GİDİYOR “Mazhar Ağabey ve Biricik’le muhabbet etmek
bana her zaman iyi gelir. Mazhar Ağabey bir ansiklopedi gibi, ondan
her zaman öğrenecek bir şeyleriniz vardır. Ayrıca Biricik harika
yemek yapıyor.”
ALIŞVERİŞE ÇIKIYOR “İstanbul'da alışveriş yaptığım çok fazla yer
yok. İkinci el dükkanlara giderim. Nişantaşı'na uğrayabilirim.
Buralardan enteresan bir şey bulsam benim için kârdır.”
YEMEK SİPARİŞ EDİYOR “Yemek yapmayı istemem* rağmen her zaman fırsat
olmuyor. Böyle durumlarda, Yeniköy'deki Passion itinayla aranır ve
sipariş verilir. Ama pizza, hamburger düşkünlüğüm yoktur. Geçenlerde
anneme ilk kez somon yaptım, parmaklarını yedi.”
MAGAZİN
|