12 Ocak 1973 tarihinde İstanbul'da dünyaya geldi. Onun yaşamı
bir peri masalı gibi... Yaşamına yön veren periler ise bir hayli
popüler, Hülya Avşar ve Sezen Aksu...

Onun masalı şöyle: Hande genç, güzel bir genç kızmış.
Hayallerle, 0 umutlarla bezediği yaşamında Tanrı'dan en büyük
dileği; herkesin tanıdığı ve hayranlık duyduğu bir sanatçı
olmakmış.

Bu yönde yeteneği varmış. Sesi dinleyenleri adeta büyülüyormuş.
Ama neye yarar? Hande, bu yeteneğini değerlendirebilmek için ne
yapacağını bilemiyormuş. Umutların tükendiği anda, tezgahtar
olarak çalıştığı mağazanın kapısında güzeller güzeli bir peri,
Hülya Avşar belirmiş.
Hande işte o zaman, şansın
döndüğüne ve bir kapının gizli bir el tarafından aralandığını
hissetmiş. Hülya Avşar'a umutlarından beklentilerinden söz
etmiş. Hülya da ona bir söz vermiş; "Ben senin için Sezen Aksu
ile görüşeceğim. Seni ararım" demiş ve mağazadan ayrılmış. Hande
önceleri olanlara pek inanamamış. Ama sonra Hülya Avşar onu
arayarak, Sezen'den bir randevu aldığını söylemiş.
Hande,
heyecandan titreyerek Sezen Aksu'nun kapısını çalmasından 10 gün
sonra kendisini, Sezen Aksu'nun vokalisti olarak sahnede bulmuş.
Ve bu masal Sezen Aksu'nun ve Ercan Saatçi'nin desteği ile
bitmeyen bir masal olarak devam eder olmuş... Masalın devamından
anekdotlar ise şöyle;-1992 yılında Sezen Aksu'ya vokalle
başlayan müzik hayatı, Cem Özer'in stand up'larında solo
şarkılar söyleyerek devam etti.
Sekiz yıl boyunca
İstanbul ve Antalya'da çeşitli gece kulüplerinde şarkılar
söyledi.
2 Yıl süren repertuar araştırmasından sonra
Altan Çetin'le çalışma kararı aldı ve sekiz ay süren stüdyo
çalışmaları sonrasında ilk albümü "Senden İbaret" DMG etiketiyle
piyasaya çıktı. Yaşamda her işinin geç ama iyi olduğunu
düşünüyor. Albümünün çıkışı da böyle olmuş. Albümü Ercan
Saatçi'nin askere gidişiyle biraz gecikmeli çıkmış ama o bunu
hiç kafasına takmamış. Her şeye olumlu bakmış ve sabırla
beklemiş. Ortaya çıkan ise büyük bir başarı olmuş. Konservatuar
eğitimi yok ama Erdem Siyavuşgil'den aldığı özel dersler
sayesinde sesini eğitmeyi başarmış.
Altan Çetin, ona, "Yalanın Batsın" şarkısını ilk olarak
dinlettiğinde şarkıya adeta aşık olmuş. Ama bir süre sonra
enteresan bir şeyler yaşanmaya başlamış. Çünkü, aşık olduğu
adamın şarkıda anlatılan adama benzediğini anlamış. İlişki,
sevgilinin yalanları yüzünden bitmiş. Şansa ve zamanlamaya tüm
kalbiyle inanıyor. Albümünün belki de iki yıl önce çıkmış
olsaydı, bu denli başarılı olamayacağını düşünüyor. Kendisini,
"Dişi Trkn" olarak tanımlıyor. Bu benzetmenin nedenlerini ise
şöyle anlatıyor; Benim içim içime sığmıyor. Hedeflerim çok
büyük. Biliyorum ki, bir gün yurt dışında ben de şansımı denemek
isteyeceğim. Trkn'ın bu konudaki başarılarını çok taktir
ediyorum. Neden bir kadın çıkıp da Trkn'ın başarısını
tekrarlamasın. Belki de Trkn'ın kadın yüzü benim. O da hayatını
müziğe adamış, fırsatları değerlendiren ve kolay kolay
vazgeçmeyen biri. Ben de öyleyim. Kendimi 'Dişi Trkn' olarak
görüyorum. Kendisini "tek şarkılık
sanatçı" olarak niteleyenlere de yanıtı çok sert, "Zaman onlara
gerçekleri gösterecektir. Asla tek şarkılık bir sanatçı
olmayacağım..."Onun, yorumunu ve şarkılarını İzel'e benzetenlere
ise, sert bir yaklaşımı yok . Bu konuda şöyle diyor; " Beni
İzel'in tahtına göz dikmişim gibi göstermeye çalışıyorlar. Oysa
ki benim böyle bir şeye hiç niyetim yok. İzel ile ne fizik, ne
de ses olarak bir benzerliğimizin olduğunu düşünmüyorum. Tek
ortak noktamız, aynı aranjörle çalışmamız. İzel, benim çok
beğendiğim, kariyerinin zirvesinde bir sanatçı. Ona saygı
duyuyorum. Ve onunla ilgili böylesi bir kıyaslamanın içinde yer
almak da hiç hoşuma gitmiyor."Hande'nin, yaşamda beklentisi
"lüks" değil. Şöhretle birlikte standardının yükseldiğini ama
isteklerinde bir değişiklik olmadığını söylüyor. |